10 Ocak 2021 Pazar

Arap Yarımadası’na yapılan en eski hominin göçleri

 



Arap Yarımadası’na yapılan en eski hominin göçleri için yeni adaptasyonlar gerekmemiş

Max Planck İnsan Bilimi Enstitüsü’nden bilim insanlarının liderliğinde yapılan ve Nature Ecology and Evolution’da yayımlanan yeni bir çalışma, Afrika’nın dışına yapılan erken evrimsel yayılımların kurak ve sert çöller gibi çevresel uç noktalara uyum için adaptasyon içermediğini gösterdi. Ti’s al-Ghadah bölgesinde bulunan taş aletler ve fosil hayvan kalıntıları, homininlerin Suudi Arabistan’daki varlıkları hakkında önceden tahmin edilene göre en az 100.000 yıl öncesine ait kesin kanıtlar sunuyor. 

Fosil faunasının kararlı izotop analizi, günümüzde doğu Afrika’daki bozkırlarda bulunanlara benzer kuraklık düzeylerine sahip yerlerde çayır vejetasyonun baskın olduğunu gösteriyor. Kararlı izotop verileri, arkaik atalarımızın Afrika dışına ilk yayılımlarının, değişen çevre koşullarına yeni adaptasyonların bir sonucu olmaktan çok yayılım alanlarının genişlemesinin bir parçası olduğunu gösteriyor.


Afrika’nın ötesindeki hominin popülasyonlarının erken ve geç dağılımı çalışmaları, küresel insan evriminin seyrini ve insanın ayırt edici özelliklerinin neler olduğunu anlamak için önemlidir. Homo cinsini oluşturan türler çoğunlukla akademik ve genel söylemde “insan” olarak adlandırılsa da, yaklaşık 3 milyon yıl önce Afrika’da ortaya çıkan bu evrimsel grup (veya cins) son derece çeşitlidir. Aslında, yaklaşık 300.000 yıl önce Afrika’da ortaya çıkan kendi türümüz Homo sapiens‘in, Homo cinsinden diğer hominin üyelerine kıyasla yeni ortamlara uyum sağlamada nasıl bir benzersiz ekolojik esneklik gösterdiğine ilişkin devam eden bir tartışma var.

Afrika dışındaki Homo üyelerinin ekolojik ortamını ayırt etmek
Kısa bir süre önce, erken Homo sapienslerin çöller, tropik yağmur ormanları, kutup ve yüksek irtifa ortamları dahil olmak üzere dünya çapında çeşitli ekstrem koşullara sahip ortamları işgal ettiği; buna karşılık, Neanderthaller gibi diğer erken ve çağdaş Homo türlerinin dağılımlarının, nehir ve göl ortamlarında ve arasında farklı orman ve otlak mozaiklerinin genel kullanımı ile sınırlı olduğu görülmektedir. Paleo-çevresel bilgi eksikliği bu fikri sistematik olarak test etmeyi zorlaştırmıştır ve aslında pek çok araştırmacı Homo sapiens türünün kültürel ve ekolojik uyarlanabilir esnekliği sergilediğini iddia etmektedir.

Yeşil Arabistan ve erken insan göçleri
Afrika ve Avrasya arasındaki kesişme noktasındaki hayati önem taşıyan coğrafi konumuna rağmen, Arap Yarımadası son zamanlara kadar erken insan yayılım alanlarına ilişkin tartışmalardan hayli uzakta bulunuyordu. Ancak, iklim modelleri, mağara kayıtları, göl kayıtları ve hayvan fosilleri ile ilgili son zamanlardaki analizler, geçmişte belirli noktalarda Arabistan’ın büyük bölümünü kaplayan sert, hiper-kurak çöllerin yerine daha “yeşil” koşullar olduğunu gösterdi. Bu da çeşitli hominin popülasyonları için çekici bir ortam sunmaktaydı.

Savanayı izlemek? Afrika dışına ilk adımın doğrudan çevresel kanıtı
Yayımlanan yeni makalede, araştırmacılar Kuzey Suudi Arabistan’ın Nefud Çölü’nde bulunan Ti’s al-Ghadah bölgesinde bulunan yeni arkeolojik kazıları ve fosil faunasını incelediler. Başyazarlarından biri olan Mathew Stewart şunları söylüyor: “Ti’s al-Ghadah, Arap Yarımadası’ndaki en önemli palaeontolojik bölgelerden biridir, şu anda dünyanın bu bölgesindeki, fil, jaguar ve su kuşları gibi hayvanları içeren tek Pleistosen fosil hayvan koleksiyonunu sunmaktadır.” Bununla birlikte, şimdiye kadar, taş aletlerin olmaması, bu hayvanların erken hominin mevcudiyeti ile ilişkisini belirsizleştirmiştir.

Araştırma ekibi, hayvanların kemiklerindeki kesik izlerine dair kanıtların yanı sıra 500.000 ila 300.000 yıl önce bu hayvanlarla ilişkili bir hominin varlığını doğrulayan taş aletler buldular. Projenin lider arkeologlarından ve makalenin yazarlarından Michael Petraglia, şunları söylüyor: “Bu, Arabistan Yarımadası’ndaki Ti’s al-Ghadah’dan elde edilen ilk, erken evre hominin topluluğuna ait fosiller, atalarımızın yeşil bölgelerin içlerine ilerledikçe çeşitli hayvanlardan yararlandırklarını göstermektedir.”

Yazarlar ayrıca atalarımızın bu bölgeye hareketleri ile ilişkili bitki örtüsü ve kuraklık koşullarını belirlemek için hayvan dişi minesi fosiline jeokimyasal deneyler uyguladılar. Kararlı izotop bulguları, tüm hayvan diyetlerinde bol miktarda ot varlığının yanı sıra, günümüzde Doğu Afrika’daki savana bölgelerinde bulunanlara benzer derecede kuraklık seviyelerinin varlığına işaret etmektedir. Bu bilgi, bölgede bulunan hayvan türlerinin analizi ile uyuşmaktadır ve belirli noktalarda belirli miktarlarda suyun mevcudiyetini göstermektedir.

Değişen insan uyum kapasitelerini anlamamız için yapılan çıkarımlar
Makalenin başyazarı, Dr. Patrick Roberts, şunları söylüyor: “Bu erken hominin nüfusu önemli kültürel kapasiteye sahip olsa da, dünyanın bu kısmındaki hareketler, sert ve kurak çöllere adaptasyon gerektirmezdi. Gerçekten de, izotop kanıtı, bu yayılmanın, şu anda Afrika, Levant ve Avrasya arasında hareket eden diğer memeliler arasında görülene benzer bir yayılmadan daha karakteristik olduğunu göstermektedir.” Arap Yarımadası’ndaki ve başka yerlerdeki farklı türlerde hominin türleriyle yakından ilişkili olan geçmiş çevrelerle ilgili daha detaylı bir çalışma, türümüzün değişen ortamlara adaptasyonları açısından benzersiz bir şekilde esnek olup olmadığına dair daha hassas bir test yapılmasını sağlayacaktır.

Kaynak: “Earliest hominin migrations into the Arabian Peninsula required no novel adaptations”, Sciencedaily, 30 Eylül 2020.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder