Astronomi İndeksi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Astronomi İndeksi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

5 Kasım 2021 Cuma

Uranyum “kar taneleri” ölü yıldızlarda termonükleer patlamaları tetikleyebilir mi ?

 

Beyaz cüceler uranyum kristallerinin sebep olduğu nükleer fisyona karşılık olarak süpernovaya dönüşebilir. 1a tipi süpernova denilen yıldız patlamaları yeni bir araştırmanın öne sürdüğüne göre ölü yıldızların çekirdeklerinde biriken uranyum “kar taneleri” ile tetiklenebilirler. MPIA, NASA, CALAR ALTO GÖZLEMEVİ


Fizikçiler, termonükleer bombanın kozmik bir versiyonuyla küçük uranyum kristallerinin bir ölü yıldız içerisindeki büyük kütleli patlamaları tetikleyebileceğini ileri sürüyorlar.

Araştırmacıların dikkat çektiği “ölü yıldızlar”, beyaz cüceler olarak bilinen, Güneş’in yarı kütlesine sahip ve yoğunluğu oldukça yüksek olan yıldızlardır. Beyaz cüceler yaşamlarının son evresindedir ve yaş aldıkça yavaş yavaş soğurlar. Bu süreçte, uranyum gibi ağır elementler kristalize olmaya başlar ve yıldızların çekirdeklerinde “kar tanelerini” oluştururlar.

20 Ekim 2021 Çarşamba

Karbonun Dünya’ya doğru yıldızlararası yolculuğu

 

                                       Kaynak: Unsplash/CC0 Public Domain


Yıldız tozundan soluk mavi noktaya: Karbonun Dünya’ya doğru yıldızlararası yolculuğu


“Hepimiz yıldız tozuyuz” diye başlar ünlü söz… Michigan Üniversitesi’nde yapılan bir araştırma da dahil olmak üzere yapılan bir çift çalışma bu sözün tahmin ettiğimizden de öte bir noktada olduğunu gösteriyor.

Malaya Üniversitesi’nden (U-M) Jie (Jackie) Li tarafından yönetilen ve Science Advances’te yayınlanan ilk çalışma, Dünya’mızdaki karbonun çoğunluğunun yüksek ihtimalle bir galakside boşlukta bulunan yıldızlararası bir ortamdan geldiğini ortaya koyuyor. Bu muhtemelen, gezegenlerin yapıtaşlarının bulunduğu, güneşimiz gençken onu çevreleyen toz ve gaz bulutu olan proto-gezegensel diskin oluşumundan ve ısınmasından sonra gerçekleşti.

Uranüs’ten yayılan X-ışınları ilk kez tespit edildi

 


Astronomlar, NASA’nın Chandra X-ışını Gözlemevi’ni kullanarak ilk kez Uranüs’ten yayılan X-ışınlarını tespit etti. Sonuçlar, araştırmacıların Güneş Sistemi’ndeki buz devi gezegen olan Uranüs hakkında daha fazla bilgi edinmesine katkı sağlayabilir.

Uranüs, Güneş’e en yakın yedinci gezegendir. Çapı Dünya’nın dört katı olan Uranüs’ün etrafında iki takım halka bulunmaktadır. Uranüs hakkındaki çalışmalara en büyük katkı Voyager 2 gözlemlerinden sağlanmıştır.

Andromeda’nın ve Samanyolu’nun karadelikleri çarpışacak mı?

 


Samanyolu ve Andromeda galaksilerinin merkezlerinde bulunan devasa kara delikler talihsiz kozmolojik kaderleri sebebiyle birbirlerini yutmaya mahkumlardır.

Gökbilimciler uzun bir zamandır Andromeda’nın rotasının galaksimizle çarpışmaya yol açacağının farkındalar. Ancak her iki galaksinin merkezinde bulunan devasa karadeliklere bu çarpışma sonrasında ne olacağı hakkında pek bir şey bilinmiyordu. Yapılan yeni simülasyonlar karadeliklerin nihai kaderini ortaya çıkardı.

13 Ekim 2021 Çarşamba

Daha önce bildirilmiş bir buluşun geri çekilmesi, karanlık maddenin gizemini derinleştiriyor

 


Gizemli hikayelerde, kitabın sonuna doğru başlıca şüpheli neredeyse her zaman önemli bir kanıt parçası yanlış olduğu için temize çıkarılır.

Bilimde, başlıca kanıt her zaman doğru olmalı ama bazen bu şekilde olmuyor. Uzaydaki görünmez “karanlık madde”nin gizeminde, başlıca şüpheliyi ilgilendiren kanıtlar şimdi doğrudan çürütüldü. Yaygın olarak başlıca karanlık madde adayları olarak kabul edilen küçük parçacıklar olan WIMP’ler onları tespit etmeyi amaçlayan önceki tek çalışmayı test etmek için özel olarak tasarlanmış bir deneyde ortaya çıkmadı.

Antimaddeden oluşmuş yıldızlar Samanyolu’nda mı saklanıyor?

 


Yeni bir araştırma bir gama ışını haritasındaki 14 ışık ucunun “antiyıldızlara” (antimaddeden oluşmuş yıldızlar) uyabileceğini gösteriyor. Bu antiyıldız adayları, antimadde (maddenin karşıt yüklü karşılığı) normal maddeyle buluşup yok olduğunda üretilen türden gama ışınları yayıyor gibi görünüyor. Yerçekimleri normal maddeyi yıldızlararası boşluktan çektiği için bu ışınlar antiyıldızların yüzeyinde oluşabilir.

“Eğer biri şans eseri antiyıldızların varlığını kanıtlarsa bu standart kozmolojik model için büyük bir darbe olur. Bu evrenin erken dönemlerinde ne olduğuna dair bilgimiz gerçekten önemli bir değişikliğe uğrar” diyor Pierre Salati (Annecy-le-Vieux Teorik Fizik Laboratuvarı’nda astrofizikçi.)

Galaksilerin merkezindeki karadelikler nasıl beslenir?

 


Galaksilerin merkezindeki karadelikler yalnızca içerdikleri muazzam miktarda madde nedeniyle ve Güneş’in milyonlarca katı kütleye sahip olmalarıyla değil, aynı zamanda Güneş Sistemi’nden daha büyük olmayan bir hacimdeki çok yoğun madde konsantrasyonu nedeniyle Evren içerisindeki en ilginç nesnelerdir.

 Karadelikler çevrelerinden madde yakaladıklarında aktifleşirler ve bu yakalama süreciyle çok büyük miktarlarda enerji yayarlar. Fakat bu yakalama olayları sırasında karadeliği tespit etmek kolay değildir.

Bir karadeliğin arkasından gelen ışık ilk kez tespit edildi

 


Stanford Üniversitesi’nden astrofizikçi Dan Wilkins 800 milyon ışık yılı ötede, galaksinin merkezindeki süperkütleli bir karadelikten evrene fırlatılmış X-ışınlarını izlerken merak uyandırıcı bir model fark etti.

Wilkins, bir dizi parlak X-ışını parlaması gözlemledi -heyecan verici fakat benzeri görülmemiş değil- ve teleskoplar beklenmedik bir şey kaydetti: Parlak ışıklardan farklı “renklerde” daha küçük ve daha geç gelen fazladan X-ışını parlamaları.

8 Ekim 2021 Cuma

Astronomi Ve Fiziğin Gelişimi

 




💑Bu konuda çalışan ilk modern bilim adamının Nicolaus Copernicus (1473-1543) olduğu söylenebilir. Copernicus, Güneşin Dünya etrafında değil, tersine Dünya’nın Güneş etrafında belirli bir yörüngede döndüğünü ileri sürmüştür. Bu hipotez Jüpiter gibi daha uzaktaki gezegenlerin neden aşağı yukarı yılda bir defa arka plandaki yıldızların tersine yönünü değiştirdiğini açıklamıştır. 

💃Bu tersine dönüş Dünya’nın Güneş etrafinda izlediği yolda diğerlerini “geçmesinden” kaynaklanmaktadır. Bu hipotez aynı zamanda Venüs ve Merkür’ün neden Güneş’ten hiç bir zaman çok uzakta olmadığını da açıklamaktadır, çünkü bunların yörüngeleri Dünya’ya göre Güneş’e daha yakındır. Bu kadar açıklayıcı olmasına karşın yine de Copernicus’un fikirleri hemen kabul görmemiştir ve uzun dönemler boyunca Aristoteles’in modeli batı biliminde hakim olmuştur.

Eukleides (Öklid) Ve Geometride Elementler Dönemi

 


Eukleídes (Öklid), MÖ 330 – 275 yıllarında yaşamış ve bugün Lübnan‘da bulunan bir Fenike kıyı kenti olan Sur’da doğduğu sanılan, “İskenderiyeli” lakabıyla anılan bir matematikçidir. Eukleides, (Megaralı filozof Eukleídes ile karıştırılmamalı) tanınmış matematikçiler arasında ismi geometri ile en çok özdeşleşmiş bilim insanıdır. 

Geometri dünyasındaki ününü, Yunanca’da “yerin ölçülmesi” anlamına gelen, uzayı ve uzayda tasarlanan biçimleri ve objeleri inceleyen geometrinin başlangıcından kendi zamanına kadar gelen tüm bilgileri “Elementler” adını taşıyan kitabında toplamasıyla ve geometrinin sistemli bir bilime dönüşmesine öncülük etmesiyle kazanmıştır.

7 Ekim 2021 Perşembe

Ekzosom Nedir?

 


Günümüzden 30 yıl önce hücreler arasında hareket eden ve çeşitli molekülleri taşıyan cepleri (vesikülleri) tanımlamak için “ekzosom” terimi kullanıldı. Hücreler arası vesiküller, hücre zarından küçük küresel paketler halinde tomurcuklanarak ortaya çıkar ve hücreler arası alana yayılır.

Apoptotik cisimler (hücre ölümü sırasında ortaya çıkar) ve ektozosomlar da dahil olmak üzere, çeşitli türde mikrovesikül vardır. Apoptotik cisimler, ekzosomlar ve ektozosomlar yaklaşık olarak aynı boyutta olmalarına ve hücrenin sitoplazmasına benzer bir içeriğe sahip olmalarına rağmen farklı vesiküller olarak sınıflandırılırlar. Çünkü hücrenin farklı evrelerinde ortaya çıkarlarlar ve her birinin farklı görevi vardır.

Mars’taki Önceki Görevler



Mars’taki önceki görevler, yüzeyde neler olduğuna dair önyargılıydı. Geniş kum tepecikleri, yükselen volkanlar ve ışıldayan mavi gün batımları gibi harika mönüler göz önüne alındığında bu hiç de şaşırtıcı değil. Mars’ın dış cephesini o kadar iyi biliyoruz ki, 

Mars yüzeyinde daha iyi bir haritaya sahibiz. Yine de bu gezegenin en derin katmanları hakkında nispeten az şey bilinmektedir. Insight projesi NASA’nın Kaliforniya’daki Jet Propulsion Laboratuvarı’nda 25 yıl önce başlayan bir projedir ve 26 Kasım 2018’de Mars’ın yüzeyine iniş yapacaktır. 

Yaşamın Kökeni: Dünya ve Atmosferin Oluşumu




 Yaşamın kökeni gibi bazı sorular insanın hayal gücünü çalıştırır. Din, mitoloji ve felsefenin bu konu için önerdikleri cevaplarda büyük bir çeşitlilik vardır. Bunların çoğu, olayı, doğanın dışında bir yaratıcıya atfetme varsayımını paylaşırlar. Yaygın bir kanı olarak, tür çeşitliliği, yaratıcının ayrı ayrı, önceden düşünülmüş işlerinin bir sonucu olarak tanımlamıştır. 





On dokuzuncu yüzyılın sonralarına kadar, türlerin kökenini açıklayabilen gerçek bilimsel (yani test edebilen) bir açıklama olan doğal seçilim yoluyla evrimleşme teorisi yoktu. Yirminci yüzyılın bilimi, yaşamın kökeni konusunda aynı şeyi yapabilir mi?

Yaşamın Kökeni