Milano’daki Afrika Arkeolojisi Araştırmaları Merkezi, her ay Afrika ülkeleri arkeolojisine büyüteç tutan tematik konferanslar düzenliyor. Afrika ülkelerinde araştırma yapan arkeologlar ile arkeoloji tutkunlarını bir araya getiren ve artık gelenekselleşen bu buluşmaların ilki, ocak ayında “Kral Vadisindeki mezarlarda Amduat’ın Kitabı” başlıklı konferansla gerçekleşti.
Antik Mısır’da “Gizli Oda’nın Kitabı” adıyla tanınan ve Güneş Tanrısı Ra’nın öteki dünyada çıktığı ve 12 saat süren zorlu yolculuğu anlatan Amduat’ın kitabı, öyküler ve formüllerle harmanlanan dini metinlerden meydana geliyor.
Güneş tanrısı Ra’nın ölümü sonrası çıktığı gece yolculuğunda karşılaştığı güçlükleri mitolojik bir seyahat çerçevesinde anlatan kitapta ana tema, ölümden sonra başka bir yaşamın var olduğuna inanılan eski Mısır’da öteki dünyanın kapılarını aralıyor.
Mısır arkeolojisi uzmanı Federico Bottigliengo, Amduat’ın kitabını odak alan konferansında, eski Mısır’da ölüm sonrası yaşam, öteki dünya, bu ikinci yaşamda çıkılan yolculukta sürüngen Afofis de dahil Tanrı Ra’nın mücadele etmek zorunda kaldığı kötülüğün simgesi yaratıklara değindi.
Torino Mısır Müzesi’nde didaktik içerikli arkeoloji seminerleri düzenleyen, aynı zamanda Torino Üniversitesi’nde Prof. Roccati ile birlikte çalışan Mısır arkeolojisi uzmanı Bottigliengo, Ra’nın öteki dünyada çıktığı yolculuğu temel alan bu kitabın Krallar Vadisi’nde ölüm ve gömü geleneğine değinen en eski kitap olduğuna vurgu yaptı. Amduat’ın Ölüler Kitabı’nın eksiksiz versiyonunun III. Tutmosis ile II. Amenhotep’in mezarlarında okunabildiğini söyledi.
Güneş Tanrısı Ra’nın gecenin kör karanlığında çıktığı, gizemli 12 saatlik yolculuğun öyküsü özetle şöyle:
“Ra ilkin gündüzden geceye geçişin simgesi batı ufkundaki Akhet’e adım attı. İkinci ve üçüncü saatlerde ‘Osiris’in Kaynakları’ diye anılan su kaynakları açısından bereketli bir bölgeden geçti. Dördüncü saatte Güneş Tanrısı, yeraltı dünyasına bekçilik eden Şahin Tanrı Sokar’ın kumdan imparatorluğuna ulaştı. Beşinci saat noktalandığı zaman Ra, altında ateşten bir gölün saklandığı Osiris’in mezarını keşfetti. Mezar, piramit şeklinde bir yığınla örtülüydü.
“Bu noktada Isis ve Nefti’nin yırtıcı kuşların kılığına bürünerek yürüdüklerine tanık oldu. Altıncı saat geldiğinde Ra, yeraltı dünyasının en anlamlı olayına tanıklık etti. Ra’nın ruhunu simgeleyen Ba, Tanrı’nın bedeniyle bütünleşti. Bir başka yorumda sürüngen Mehen’in çizdiği dairenin içinde
Osiris’in ruhuyla karıştı. Bu aşamada Güneş’in kendini yenilemeye başladığını yazdı Ölüler Kitabı.
“Hem anlamlı, hem de tehlikeli bir gelişmeydi bu. Çünkü yedinci saat gelip çattığında düşman Apep (Afofis) tanrıça Isis’in büyüsüne hedef oldu. Ra, mezarın kapısını sekizinci saatte açtı, hemen ardından Sokar’ın kumdan adasını terk etti. Dokuzuncu saatte suyun içindeydi. Ra, suyun içinde kaldığı sürece sürekli değişime uğradı, onbirinci saatte Tanrı Ra’nın gözleri yeniden şekillendi. Onikinci saatte doğu ufkuna ulaştı Ra. Artık yeni bir güne ışımaya hazırlanan bir güneş gibi dogmaya hazırdı”
Milano’daki soğuk ve karlı havaya karşın, Mısır arkeolojisi tutkunları Doğa Tarihi Müzesi’nin konferans salonunu tıka basa doldurdu. Amduat’ın Ölüler Kitabı’ndan sonra gelecek ay sırada Roberto Melini’nin “Antik Mısır’da Müzikal Arkeoloji Araştırmaları” başlıklı konferansı var.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder