Etrüskler Kimdir? Etrüsk Kültürü ve Uygarlığı
İtalya Yarımadası’nın merkezinde yer alan bölgede, M.Ö. 8. yüzyılda, İtalya’nın ilk büyük uygarlığı olacak olan, zengin bir kültüre sahip Etrüskler ortaya çıkmıştır. (Latinlerin Etrüsk dedikleri bu halk, kendilerini Rasenna olarak adlandırmaktaydı.) Etrüsklerin iki yüzyıl süresince kültürel ve sosyal alanda gösterdikleri üstün gelişme, M.Ö. 6. yüzyılda onlara en gelişmiş dönemlerini yaşatacak ve kuzeydeki Po Ovası’ndan güneyde Campania’yı da içine alacak bir bölgede hâkimiyet kurmalarını sağlayacaktır.
Bugün dahi kuzeydeki Arno Nehri’nden güneyde Roma’nın yer aldığı Tiber Nehri’ne kalan olan bölge, Romalıların onlara verdikleri ve Latince ad olan Tusci’den gelen Toscana adıyla anılmaktadır. Batıdaki Deniz ise Yunanların onlara verdikleri ad olan Tyrrhenoi adından gelen Tirhen Denizi adıyla anılmaktadır.
Etrüsklerin hakimiyetini gösteren harita
Etrüsklerin bu bölgelerde kurdukları zengin ve teşkilatlı antik şehirlerde bulunan altından süs eşyaları, gösterişli heykeller, çanak çömlekler, güzel bezemeli sunaklar, Etrüsklerin büyük medeniyetlerinin en önemli kanıtlarıdır. Etrüsklerin kökeni konusunda ise gerek antik tarihçiler, gerekse günümüz bilim adamları arasında görüş birliği bulunmamaktadır. Dillerinin bilinen hiçbir dille akrabalığı olmaması, bu sıkıntıyı bir kat daha artırmaktadır. Ancak son yapılan kazılar ve Mısır’dan ele geçen Deniz Kavimleri hakkındaki bulgular ışığında (Turşalar), Etrüsklerin M.Ö. 12. yüzyılda Batı Anadolu’dan İtalya’ya göç ettiği, İtalya’daki Villanova Kültürü’nü benimsediği ve zamanla doğu ile Yunan etkisi sonucunda M.Ö. 8. yüzyılın sonlarına doğru güçlü bir medeniyet yarattığı açıklık kazanmıştır.
Etrüsklerin Hakimiyeti
Etrüskler yüzyıllar içindeki uygarlık alanındaki gelişmelerin sonunda M.Ö. 8. yüzyılın sonuna doğru ilk şehirler birliğini kurmuşlardır. Bu şehirlerin her birinde elit bir aristokrat kesim bulunur, toplumun siyasi, askeri, ekonomik ve dini olgularına hâkim olurdu. Bu şehirler, zamanla kendi aralarında üç farklı konfederasyon oluşturmuşlardır. Siyasi birlikten ziyade dini karakter taşıyan konfederasyonlardaki şehirlerin sayısı ise genellikle 12 olurdu. Bu şekilde örgütlenen Etrüskler, uygarlık alanında çevredeki İtalik toplumlardan üstün olduklarından dolayı, kısa zaman zarfında hâkimiyet alanlarını kuzeyde Po Ovası’ndan güneyde Campania bölgesine kadar genişletmişlerdir. Bu bölgelerdeki Ligürler, Venetler ve diğer İtalik kabileleri kendilerine bağlayarak birçok şehir kurmuşlar ve başlarına en güçlü savaşçılardan birini kral olarak atamışlardır. Roma Şehri’ni ise M.Ö. 7. yüzyılın sonunda ele geçirmişlerdir. Egemenlikleri sırasında bu halkların kültür ve medeniyetlerinin gelişmesine ve şehir yaşantısına geçmelerine katkıda bulunmuşlardır.
Etrüskler, İtalya’nın özellikle orta ve kuzey bölgelerinde sağladıkları egemenliklerinin yanında Sardunya ve Elba adalarını da ele geçirerek, Tirhen Denizi’nin ticaretine hâkim olmuşlardır. Bu bağlamda Yunan kolonileri ile mücadeleye girişen Etrüskler, sonrasında Kartacalılarla müttefiklik kurarak, doğudan gelen Yunan koloniciler ve bu bölgede üstünlük kurmak isteyen Foçalıları yenmişlerdir. Buna rağmen Etrüsklerin ilerlemesi, Güneydeki Tiber Nehri’nin ötesinde bulunan Umbrolar, doğuda ise Picentinler tarafından durdurulmuştur. Zamanla zafer sarhoşluğu içinde gevşeyen Etrüskler, bu bölgelerde merkezi ve etkili bir yapı oluşturamamalarından dolayı, M.Ö. 6. yüzyılın sonundan itibaren teker teker şehirlerini Romalı, Yunanlı ve diğer İtalik kavimlerine kaptırmaya başlamışlardır. Sonunda M.Ö. 386 yılında Veii şehri yakınında Roma’ya karşı yaptıkları savaşı kaybeden Etrüskler, zamanla Roma hâkimiyetini kabul etmişlerdir.
Etrüsk Kültürü ve Uygarlığı
Etrüsklerin İtalya’nın birçok yerinde kurmuş oldukları gelişmiş şehirlerinde yukarıda bahsedildiği gibi sıkı aristokratik yönetimleri bulunmaktaydı. Halkın yaşam biçimine karışan bu yöneticiler, siyasi, askeri, ekonomik ve dini konularda söz sahibi olurdu. Buna rağmen halkın, ele geçen kalıntıların gösterdiğine göre rahat bir yaşam tarzına sahip olduğu, kadınların ise toplum hayatında ön plana çıktığı bellidir. Yeni ele geçirdikleri yerlerde ise genellikle en savaşçı olan askeri lideri kral olarak o şehre atarlardı. Ele geçirilen bu şehirler ise bağımsız olur, diğer Etrüsk şehirlerle olan bağları genellikle dini olur veya katıldıkları konfederasyonlar aracılığıyla olurdu. Fakat M.Ö. 6. yüzyılın sonlarından itibaren krallar yerine zengin aristokrat kesim arasından seçilen yetkililerin oluşturduğu meclisler kurulmaya başlamış ve Cumhuriyet idaresine yaklaşılmaya başlanmıştır.
Etrüsklere ait fresk
Etrüskler’de Savaş
Etrüskler, savaşçı ve etkili silahlar kullanan bir kavimdiler. Güçlerinin doruklarında oldukları M.Ö. 7. ve 6. yüzyıllarda ordularının asıl gücü genellikle Yunanlar tarzında silahlanan piyadelerden (hoplit) oluşuyordu. Bu piyadeler genellikle Yunan tarzında miğferler, büyük yuvarlak hoplon kalkanlar, uzun mızraklar ve savaş baltaları kuşanırdı. Mezar buluntularından anlaşıldığına göre orduda savaş arabaları, ok ve cirit kullanan askerler de bulunmaktaydı. Etrüsklerin donanması ise organize, tecrübeli ve etkiliydi. Bunu iki yüzyıl boyunca Tirhen Denizi’ne hâkim olmalarından anlıyoruz.
Ticaret ve Dil
Etrüskler, özellikle demir, bronz ve diğer metal aletleriyle ünlenmişlerdi. M.Ö. 8. yüzyıldan itibaren önce Fenikeliler, M.Ö. 7. yüzyılın sonundan itibaren ise Yunanlar ile ticaret yapmışlardır. Bu sayede ekonomik ve kültürel alışverişi gerçekleştiren Etrüskler, diğer medeni ilerlemelerin yanında, Yunanlardan alfabeyi de almışlardır. Bilinen hiçbir dille akrabalığı olmayan Etrüsk dili ve çift dilli yazıtların ele geçmemesinden dolayı, Etrüsk dili ve 26 harfli Etrüsk yazısı çözülememiştir. Bu nedenle onlar hakkındaki bilgiler, ilişkide bulundukları çevre kavimlerden sağlanmaktadır.
Etrüsk lahit kapağı.
Din
Etrüsk dini ise Yunan ve Roma dinlerinde olduğu gibi politeistti (çok tanrılı). İlk zamanlardaki en önemli tanrılarından Tin veya Tina gök tanrısı, Uni ise onun eşiydi. Cel ise yeryüzünün tanrısıydı. Fakat zamanla Yunan ve Roma etkisiyle onların tanrılarına ve mitlerine de inanmaya başlamışlardır. Bu tanrılardan bazıları Artimi (Artemis), Menrva (Minerva:Athena), Pacha’dır (Baccus:Dionysus). Etrüsklerin heykelleri, kabartmaları ve resimlerinde Yunan kahramanlarına, Homeros destanlarından sahnelere de rastlanır. Bu tanrılara inanan Etrüskler, sonraki Yunan ve Romalı tarihçiler tarafından Dünyadaki en dindar insanlar olarak tanımlanmışlardır. Etrüsklü, hayatını bu tanrıların öğretilerini yayan rahiplerin kurallarına uyarak geçirirdi. Aynı zamanda kuşların uçuşuna bakarak veya hayvan iç organlarını inceleyerek, insanların kaderlerini tahmin eden kâhinlere de çok önem verirlerdi. Bu özellikleri ile Önasyalı halkların karakteristik özelliklerini sergilemekteydiler.
Sanat
Etrüsklerin sanat ve yapılarına ilişkin bilgiler, özellikle onların kubbeli mezarlarına koydukları heykellerden, eşyalardan, bronz ve diğer metal eşyalardan ve bu mezarların duvarlarına yaptıkları resimlerden anlaşılmaktadır. Bu verilere göre Etrüsklerde başlıca heykel malzemesi pişmiş toprak ve tunçtur. Yunan heykelleri gibi canlı ve gerçekçi tarzda heykelleri bulunmaktadır. Pişmiş toprak ve tunçtan yapılmış heykellerin yanı sıra çok sayıda taş lahit de bulunmuştur. Etrüsk heykel sanatının en güzel örnekleri ise ölü küllerinin muhafaza edildiği kül kapları yani urneler ve üstünde uzanmış insan figürlerinin yer aldığı lahitlerdir.
Mezar duvarlarına yaptıkları fresk tarzındaki resmilerinde ise çizgi çok önemlidir, simetri ve stilizasyon vardır. Şiddetli hareketler ve abartılı jestler, bu resimlerde önem arz eder. M.Ö. 6. yüzyıldan beri görülen bu mezar resimlerinin konuları başlangıçta avcılık, balıkçılık, spor yarışmaları, dans ve ziyafet gibi gündelik hayattan alınma neşeli sahnelerdi. Zaman zaman Yunan efsanelerinden alınan konular da görülürdü. Ancak kuzeyde ve güneyde torakların kaybedilmeye başlanmasıyla hayatın gerçeklerini konu alan daha ciddi resimler yapılmıştır.
Mimari
Mimari yapıları ve şehirlerinden kalan kalıntılar ise şu ana kadar büyük oranda ortaya çıkarılamamıştır. Bunun en büyük nedeni ise Romalıların Etrüsk şehirlerinin birçoğunu yıkması veya kendi tarzlarında yeniden inşa etmesidir. Kurdukları diğer şehirlerin üstünde ise şuan yerleşim yerlerinin bulunmasından ötürü kazı yapılamamaktadır. Buna rağmen Etrüsklerin mimari yapıları ve şehirleri hakkındaki bilgileri, onlardan bahseden Antik Çağ tarihçilerinden öğrenebiliyoruz. Bu bilgilere göre Etrüskler, özellikle M.Ö. 7. yüzyıl sonlarına doğru çevreye hâkim bir yükselti üzerine gayet planlı, organize ve surlarla çevrili güçlü şehirler oluşturmuşlar ve İtalya’ya ilk şehir kültürünü getirmişlerdir. Etrüsk şehirlerinin yolları taş döşeli olur ve sağlam bir kanalizasyon sistemi bulunurdu. Şehirlerdeki yapılar ise Yunan yapılarına benzerlik gösterir, genellikle megaron tarzında yapılırdı. Ancak sur kapılarında ve yapılarında kullandıkları kemer ve kubbe, Etrüsklere mâl edilir.
Kısacası İtalya’ya gelişmiş bir kültür ve medeni seviyeyi ilk getirenler Etrüskler olmuş ve onlardan sonra gelen Romalıları kültür ve medeniyetin birçok alanında etkilemişlerdir. Savaş galibiyetlerinden sonra şehirde zafer alayları düzenlemek, Gladyatör dövüşleri ve spor yarışmaları, yapılarında kullandıkları kemer ve kubbe, dini kutlamalar ve bayramlar, nesiller sonra Romalılarca uygulanmaya devam etmiştir.
Kaynakça:
- Roma Uygarlığı – Dr. Eren KARAKOÇ.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder