19 Ekim 2021 Salı

ANTİK GÖZLEMCİLER - 1

 



Bu ustaca yöntem, antik Mısır'da kullanılan yönteme çok benzemektedir ve bu da, kültürel bir bağlantı bulunduğu olasılığını güçlendirmektedir.

Yeryüzünü Gözlemlemek

Şehir planlama ve mimarideki geçmişime karşın, İngiliz Adaları'ndaki antik insanların Marlborough Downs'da belli olduğu gibi yeryüzünü nasıl gözlemleyebildiklerini anlamakta çok zorlandım. Bugün gözlem işi, lazer teknolojisi ve uydu iletişim sistemlerini kullanan çok karmaşık bir iştir.

 Global Positioning System (GPS) (Küresel Konumlandırma Sistemi; uydu aracılığıyla Dünya üzerindeki herhangi bir nesnenin bulunduğu konumu en fazla bir metrelik sapma payıyla tespit etmek için kullanılır. Ç.N.), Amerikan askeri teşkilatı tarafından uzay teknolojisi kullanılarak geliştirilmiştir.


 Bir GPS kaynağını elinizde tutarak, gezegen üzerinde nerede bulunduğunuzu tam olarak söyleyebilirsiniz. Bir sistem olarak denizciler için vazgeçilmezdir, ancak harita hazırlama tekniklerinde de yoğun bir şekilde kullanılır. Genel olarak, gözlem üç önemli temel işlemi gerektirir:

¾ Açıları ölçme ve ayarlama;
¾ Uzaklıkları ölçme;
¾ Pozisyonları önceden belirlenmiş planlara uyarlamak.

GPS'den önce, gözlemler yüksek hassasiyetli teodolitler kullanılarak yapılıyordu. Bu araçlar, işaret noktaları arasındaki açıların tam tutarlı bir şekilde ölçülmesi için kullanılırdı. Triangulation kullanılarak, belirlenen bir referans noktasından birim uzaklıkta, bu şekilde istenen her yer gözlemlenebiliyordu.

Örneğin; yeryüzünde bir kenarı 100 metre olan bir eşkenar üçgen çizmek istiyorsam, önce üçgenin bir kenarını doğru olarak ölçmem gerekir. Zamanda geriye doğru yolculuk yaparken, araçların tutarlılığı azalır ama yöntem aynı kalır. Roma gözlem araçları karmaşık değildi ama yol bağlantılarını sağlamalarında önemli rol oynamıştır.

Ne var ki, 9.6 kilometrelik bir yarıçap belirlemek de küçük bir iş değildir. Bu, en azından GPS'ler icat edilene kadar, en modern gözlemcileri bile zorlayacak bir işti. Toprak üzerindeki bu dairelerin sunduğu kanıta karşın, Neolitik dönemde herhangi bir araç icat etmiş olabileceklerini sanmıyorum. Şimdiki adımım, bu işin nasıl başarıldığını bulmaktı.

Hatlar oluşturmak, basit araçlarla sınırlanmış bir uygarlık için mantıklıdır. Birkaç düz sopadan başka bir şey gerektirmez. Ancak açı hesaplamaları, ilk düşündüğümde, oldukça zor görünüyordu. Marlborough Downs'daki daireler söz konusu olduğunda ise, antik gözlemcilerin bunu büyük bir tutarlılıkla yapmaları gerekiyordu.

Modern teodolit, oldukça karmaşık bir araçtır. Hele dairesel bir halkanın ortasında bulunan basit bir metal gözlem çubuğundan oluşan Roma versiyonunda, neredeyse olanaksızdır. Neolitik çağlara ait kazıların hiçbirinde böyle bir alete raslanmadı. O halde, başka bir çözüm bulmuş olmalıydılar. Bu gizemi açığa kavuşturmak için, öncelikle bir dizi yapıdaki açı bağlantılarını incelemeliydim. Matematiksel açıdan zor olmamakla birlikte, bir bilgisayar yardımı olmadan bu işi yapmak inanılmaz derecede zor bir iştir. 1991 sonbaharında bir tane satın aldım. Bu yeni makine, üzerinde çalıştığım proje doğrultusunda gerçekten büyük yardımcı oldu. Ama bu dönemde yaptığım araştırmalar beni Marlborough Downs'dan uzaklaştırarak, çalışmalarımın başlarında bulunduğum bölgeye, Cotswold'a ve özellikle de Bredon Hill'deki yapının yakınlarına götürdü.

Bredon Hili ve Çevresi

İnceleme altındaki bölge, doğu-batı yönünde 17.7 kilometre ve kuzey-güney yönünde 14.5 kilometredir. Bu bölge, yarı Cotswold, yarı Vale ot'Evesham ve yarı Severn Valley'dir. Kuzey ve batı yönleri, İngiltere'nin en muhteşem nehirlerinden biri olan Avon tarafından çevrelenir ve Evesham, Pershoe ve Tewkesbury'ye bağlanır. Doğusu ve güneyinde ise, Cotswold yer alır. Ortada, uyuyan bir kaplumbağanın sırtı gibi Bredon Hill yükselir.

Yaklaşık 300 metre yüksekliğindeki zirvesi, hemen her açıdan muhteşem görüntüler sunar. Bredon Hill ve Cotswold yakınlarından sağlanan kireçtaşı, bölgenin büyük bölümünü kaplayan özgün mimari yapısı için malzeme sunar. Avon kıyısı boyunca uzanan binalar, geleneksel tuğla ve kereste kullanımını yansıtır.

Burası Marlborough Downs'la karşılaştırıldığında arkeolojik kalıntılar açısından önemli bir yer değildir. Neolitik çağlara ait en erken görülen tarihler, M.Ö. 2600  civarıdır ama Cotswold yakınlarında bulunan long-barrowlar, M.Ö. 3200'lerde bölgede yaşam olduğunu göstermektedir. Bredon Hill'de Demir Çağı'na ait bir tepecik bulunmuş ve burada yapılan kazılarda elli ceset çıkarılmıştır. Erkek cesetlerin pozisyonlarına bakılırsa, köylerini korumaya çalışırken ölmüş gibidirler. Güneydeki Woolstone Hill'de de benzerlerine raslanmıştır ama birkaç işaret veya dikili taş dışında bunlarda antik esintiler yoktur.

Onyedinci yüzyılın ortalarında bölgeye Hıristiyanlık hakim olmuştur ve kısa süre sonra Worcester yakınlarında bir piskoposluk kurulmuştur. Ünlü Evesham Manastırı, 701'de kurulmuştur. Efsaneye göre, Eoves adındaki çoban domuzlarını otlatırken içlerinden bir dişi yakındaki ormana doğru koşar. Doğum yapacağını düşünerek peşinden gittiğinde, ormanda ilahi söyleyen Meryem Ana ve iki melekle karşılaşır.

Bu deneyimini Worcester Piskoposu Egwin'e anlatır ve o da aynı yere gelir. Kendisine orada manastırı inşa etmesi söylenir. Piskopos bunu yapar ve iyiyürekli çobanın anısına Eoves adını veıir. Ülkedeki en güçlü manastırlardan biri haline gelir ve bütün Avrupa'dan hacılar gelmeye başlar.

1265'de, Parlamento'nıın Babası olarak bilinen Simon de Montfort, Eveslıam'da kanlı bir yenilgiye uğramıştır. Tarihçilerin bildirdiğine göre "o öldüğünde, gökyüzü karardı ve gökgürültüleri, dev şimşekler eşliğinde dünyayı salladı". Kilise, onun cesedine saygı göstererek yüksek sunağın altına gömmüştür. Birçok derde şifa olduğu söylenmesi, manastırın İngiltere'deki değerini yükseltmiştir. Manastır, VIII. Henry'nin manastırları kapatma kararı doğrultusunda yok olmuştur. Bu kararın nedeni, Roma'daki Papa'nın yerine kralı güçlendirmektir ve bugüne ulaşan tek kalıntı, çan kulesidir.

Pershore Manastırı, biraz daha iyi bir yazgı izlemiştir. İlk Hıristiyan yerleşim merkezlerinin sakinleri, sürekli olarak çapulcu Danimarkalılar'ın akını altındaydı ve bu dönemde birçok manastır saldırıya uğrayarak yok edilmiştir. Bugüne dek genel olarak pek kilise kalmamıştır. Manastır 983 yılında yeniden inşa edilirken, bir şefin torunu olan Odda, saygıdeğer Azize Eadburga'nın kemiklerini getirterek manastıra gömdürmüştür. Eadburga, Büyük Alfred'in torunuydu. Winchester'da bir manastıra kapanmış ve 960'da orada ölmüştür. Evesham'da olduğu gibi, onun da mabeti hakkında türlü efsaneler türemiştir. Bu yüzden, burası da hacılar için küçük bir merkez haline gelmiştir. Ama muhteşem manastırdan günümüze kalan tek şey, korosu, kulesi ve kilisenin doğu transeptidir. Manastır, Azize Eadburga ve Azize Maryem'e ithaf edilmiştir.

Tewkesbury Manastır Kilisesi, yerel halk tarafından 453 £ ödenip satın alınarak Cromwell'in adamlarından korunmuş ve günümüze kadar ayakta kalmıştır. Şu anda İngiltere'deki en büyük mahalle kiliselerinden biridir. Dev Norman kolonları, Avrupa'dakilerin en büyükleridir. Onyedinci yüzyılda daha sonra orada bir hücre yaptıran Theoc adlı bir rahip tarafından yaptırılmıştır. Benedictler burada 715 yılında bir manastır inşa etmiş ama daha sonra Danimarkalılar tarafından yıkılmıştır. Bugünkü manastır Norman zamanlarından kalmadır ve Evesham ve Pershore gibi, Kutsal Bakire Meryem'e ithaf edilmiştir.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder