Tarihleri 11. ve 12. yüzyıllara dayanan kiliselerin büyük
bölümü kadınlara ithaf edilmiştir. Diğer kiliseler ise, Sedgeberrow ve
Aston Somerville de dahil olmak üzere, Azize Meryem'e ithaf edilmiştir.
Overbury'deki kilise, Azize Faith'e, Ashtonunder-Hill'deki Azize
Barbara'ya, Netherton Şapeli ve Azize Catherine Çeşmesi de Azize
Catherine'e -başka kim olabilir?- ithaf edilmiştir. Erkeklerde ise,
Cropthorne, Stanton ve Gt. Comberton Aziz Michael'a, Fladbury ve Beckford
Baptist John'a ithaf edilmiştir. Diğer kiliseler, St. Peter's (Dumbleton),
St. Nicholas (Teddington), Holy Trinity (Eckington) ve St. Giles (Bredon's
Norton)'dır.
İnceleme bölgesinde bulunan bütün kiliseler bunlar değildir. Bunların
arasındaki en görkemli istisnalar, Little Comberton, Bricklehampton,
Elmley Şatosu, Hinton on the Green, Bredon, Kemerton ve Aldeton'dır.
Bunlar bilgisayar araştırmalarımın dışında tutulmuştur, çünkü orijinal
çalışma bölgeme dahil değildirler. Ayrıca, Bredon Hill'i de dışarıda
bıraktım. Herhangi bir kalıba uymadığı için değil, aslında uyuyor. Ama
burası çok geniş olduğu için, dahilinde dizi hat bulunmaktadır ve yine de
teorilerimize uygundur.
Şekil Ortaya Çıkıyor
Watkins, The Old Straight Track'de şöyle söylemektedir:
İşaret noktaları üzerinde çalışmayı kural haline getirin ve hunu bir yol ya da hat kanıtı bulmak için vapmavın... Eğer üç ya da dört noktayla destekleniyorsa, güçlü bir kanıt haline gelir. Üç nokta kendi haslarımı bir hattın varlığını kanıtlamazlar: dört nokta ise asgaridir.
Tewkesbury, Overbury ve Evesham, Oxenton, Dumbleton, Aston Somerville gibi yerlerde üç noktalı bir dizi hat vardı. Yine de, tam bir hattı oluşturmak için pek yeterli değillerdi. Ancak aralarındaki açısal bağlantıları incelemeye başladığımda, önemli bir şekil ortaya çıktı.
İşlem basitti. Farklı yapıların isimlerini ve koordinatlarını anahtar
olarak bilgisayarıma girdim ve basit bir matematik programının yardımıyla,
aralarında uzanan çizgilerin birbirleriyle açılarını hesapladım.
Bilgisayar, bunu yüksek ondalıklarla hesaplayabiliyordu ama bunu
sadeleştirmek pek gerekli gelmedi. Açı değişimi yüzünden ortaya çıkan
kilometre başına bir derecelik sapına sadece 17.455 metreydi.
Bu yüzden, bu kadar küçük bir bölgede azami hata payı, bir derece için
sadece yaklaşık 300 metre olacaktı. İşleri kolaylaştırmak için, her
hesaplama sonucunu en yakın olduğu şekilde yukarı ya da aşağı yuvarlamaya
karar verdim. Teorik olarak, rastgele bir yapı eklenmesi geniş bir açı
bağlantısı sunar. Önceden belirlenmiş bir plan varsa, 60 ve 90 derece gibi
belirgin açıların bulunması gerektiğini düşündüm.
On yapıyı incelediğimde, 800'ün üzerinde farklı açı ortaya çıktı. Daha
sonra devam edecek ve bölgedeki kiliseler arasındaki açısal bağlantıları
inceleyecektim; 50'den fazla vardı. Çalışına sırasındaki her hesaplama,
2800'ün üzerinde açı ortaya çıkardı.
60 ve 90 derecelik açılara çok sayıda örnek bulunmasına karşın, ilk
gözlemimde bir kilise diğerlerinin dışında kalıyordu. Tablo 3, Dumbleton
Kilisesi ve diğer dokuzu arasındaki açısal bağlantıları göstermektedir. Bu
bölgedeki geometriyi ortaya çıkarabilmemi sağlayan ipucunu bana veren, bu
kiliseydi. Tabloyu incelerken, soldaki kolonda bulunan yapılara bakın ve
tepedeki açıklamalar boyunca okuyun. Örneğin; Tewkesbury, Dumbleton ve
Pershore arasındaki açı 70 derecedir; Gt. Counberton, Dumbleton ve
Overbury arasındaki açı ise 30 derecedir.
Bu tabloda verilen tüm açıların 10 derecenin katları olması, sıradışı bir
durumdur, 10 derece, l 'den 180'e uzanan seride 18 kere bulunur. Dokuz
yapı arasında 36 olası açı vardır; dolayısıyla, rastgele bir dizilişte
sadece yüzde 10'unun arasında 10'un katı olacak şekilde bir açısal
bağlantı bulunmasını bekleyebiliriz. Halbuki, elimizdeki 36'sı da 10'a
bölünebilmektedir; şans eseri oluşmasını beklediğimizden tam 9 kat
fazla.
Bu büyüklükte rastgele dizilmiş bir şekilde bunun olması ihtimali,
onbirmilyonda birdir. Ama bu yapılar geri kalanından ayrılmış
olduklarından, tamamen rasgele değildir. Bununla birlikte, hâlâ etkileyici
bir düzenleri vardır:
10° x 2 30° x 2 40° x 3 50° x 3
60° x 4 70" x 1 80° x 2 90° x 5
110°x 1 120°x3 10° x 2 150° x 4
Eğer planlı bir konumlandırma söz konusu ise, 60 ve 90 derecelik açılar
beklenecektir. Sadece birkaç çıta ve biraz ip sayesinde bir dikaçılı üçgen
yaratmanın kolay olabileceğini düşünerek, bunun bir şekilde saf
geometriyedayandığını kabul ettim. Aynı yöntemi kullanıp açıyı yarıya
bölerek, 45 derecelik, 22.5 derecelik vb. açılar elde edilebilir. Aynı
şekilde, aynı uzunlukta üç ip gerektirecek şekilde 60 derecelik açılar
oluşturmak da mümkündür. Ancak geometrik yöntemlerle kolayca
oluşturulamayacağından, 50 ve 40 derecelik açıları sağlamak başka bir
sorun ortaya çıkarmaktadır.
Nihayet Çözüm
40 ve 50 derecelik açıları bulunan dik açılı üçgenleri inceleri
incelerken, çözüm karşıma çıktı. Bu açılara sahip diküçgenlerin taban ve
dik kenar oranlarının tam olarak beş ve altı oranlarını taşıdığını
gördüm. Diğer bir deyişle, dik kenar ve taban arasında bir tam sayı
orantısı (5:6) vardır. Başlangıçta, bunun şanslı bir tesadüf
olduğunu düşündüm.
Bu oran seçilmişti, çünkü 40, 50 ve 90 derecelik açıları olan bir üçgen
kriterine uyuyordu. Ancak, çok basit sayısal oranlarla bir dizi açı
oluşturulabileceğini farkettim. İki oran ayarlanarak zemin üzerinde
bir diküçgen oluşturulduğunda, diğer açılar da kolayca ayarlanabilir.
Şimdi bütün yapmam gereken, farklı açılar veren oranları bulmaktı.
Bu, antik Mısırlılar'ın piramitleri yaparken eğim açısını hesaplamak için
kullandıkları ve açının "seked"ini anlatırken görmüş olduğumuz sistemin
aynısıydı. Tek fark, Mısırlılar eğim açısını oluşturmak için bu oranları
kullanırken, İngilizler bunu yatay bir zemin üzerinde açı hesaplamak için
kullanmışlardı. Hangi oranların kullanılacağını bilerek, karmaşık
geometriye ya da araçlara gerek kalmadan bir dizi açı listesi
oluşturulabilirdi. Bu tür açılar ise, basit ve genel malzemeler
kullanılarak kolayca yaratılabilirdi.
Zeminde bir açı oluşturmak için bütün gereken, ince bir ip, birkaç çıta
ve oranları oturtmak için bir ölçüm aracı. Genişliği bir-iki metre olan
düz bir tahta parçası, bu iş için yeterli olacaktı. İşin püf noktası,
istenen açıları yakalamak için gereken oranları bilmekti. Bundan sonra açı
yer üzerinde kolayca işaretlenebilirdi.
Sistemin kendisi zaten basittir. Tek istenen, gereken açılar için hangi
oranların kullanılacağını bilmektir. Örneğin; açıklanan üçgende olduğu
gibi, bütün antik gözlemciler 6:5 oranını hatırlamak zorundadır. Bu
oranın üreteceği açılar tam olarak 39.81 derece ve 50.19 derecedir; ki,
bunlar da 40 ve 50 derecelik açılara çok yakındır.
Bu yöntemi ve belli oranları kullanırken, hata payı kilometre başına 3.5
metreden az olacaktır. Bazı oranların ise daha yüksek bir doğrulukları
vardır. 19:2 oranıyla oluşturulan 6 derecelik açının doğruluk payı,
4000'de l'dir. Bu doğruluk payı, Londra'dan New York'a giderken yolunuzda
bir millik bir sapma yapmak demektir.
Bunun benzeri olan bir sistem, bugün açı hesaplamalarını yapmak için
belli oranlar belirleyen trigonometride kullanılmaktadır. Bunlar, sinüs,
secant, tanjant olarak, karşılıkları ise kosinüs, cosecant ve kotanjant
olarak bilinmektedir. Sinüs ve kosinüs, hipotenüsün bilindiği durumlarda
açı hesaplamaları için kullanılabilir; tanjant ise bir diküçgenin tabanı
ile dik kenarı arasındaki bağlantıyla ilgilidir. Bilgisayarlar veya hesap
makineleri bu figürleri saniyenin bilmemkaçta biri kadar bir sürede
hesaplarlar ama ben okuldayken, bunları hesaplayabilmek için bir tabloya
bakardık.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder