Bunun haricinde o dönemden kalan bir papirüste yazılanlar da, tüm bu
tarihi kayıtları destekler niteliktedir. Abu Hormenies mabedinde bulunan
Kıpti Papirüsü'nde şöyle bir pasaj vardır:
"Piramitler işte böyle yapıldı. Duvarlara astronomi, fizik ve diğer
yararlı bilgilerin sırları yazıldı. Dilimizi okuyabilen herkes bunları
anlayabilsin diye."
Doğu Ezoterizmi'nde de Mısır Piramitleriyle ilgili benzer bilgilerle
karşılaşmaktayız. 1900'lü yılların ilk çeyreğinde Tibet'e giderek,
Himalayaların gizli mabetlerinde inisiye edilen İngiliz Teozofist A.P.
Sinnett, daha sonra burada edindiği sırların bir kısmını Batı dünyasına
duyurmuştur.
Himalayalı bir Üstad'ın müridi olduğu bilinen İngiliz Teozofist A.P.
Sinnett, 1920 yılında Londra'da yayınladığı "Okült Öğretinin Derlenmiş
Meyvaları" isimli kitabında Büyük Piramit hakkında yukarıda aktardığımız
belgelere benzer bilgilere yer vermiştir:
Keşfedilen üç oda haricinde kesinlikle başka odaları da bulunan Büyük
Piramit , başlangıçtan beri muhakkak ki, bir inisiyasyon mabedi ya da
mekânı olarak tasarlanmış ve kullanılmış olmasına rağmen, Okült Gizemlerle
ilgili olan ve büyük bir önem taşıyan bazı fiziki objelerin korunnasına
yönelik bir amaca da hizmet ediyordu. Denildiğine göre bu objeler kayalık
zeminin içine gömülmüş ve Piramit de bunların üzerine inşa edilmiştir.
Piramit'in formu ve büyüklüğü, onu deprem felaketlerinden ve hatta
yeryüzünde periyodik olarak meydana gelen büyük hareketler sırasında
sular altına kalmaktan koruyacak şekilde; düşünülmüşlür.
Piramidin içini keyfetmek için yapılan ilk araştırmalar Büyük Piramit
yüzyıllarca kapalı bir kulu olarak kalmış ve bu devasa yapının içine
açılan giriş kapılarına bir türlü ulaşılamamıştı... Bu nedenle piramidi
sadece dışarıdan seyretmekle yetinilebilmişti.
Tarihi kayıtlara göre Piramide girmeye çalışan ilk kişiye M.S 820 yılında
rastlıyoruz. Harun-u Reşid'in oğlu olan Halife Abdullah Al-Mamun,
piramidin içinde muazzam hazinelerin saklı olduğunu duyduğunda, bu
gizemli yapıya girmeyi kafasma koymuştu. Yanına aldığı dönemin mühendis,
mimar ve inşaatçılarıyla birlikte, günlerce bir giriş aradı durdu...
Bulamayınca da, doğrudan yapının taş kütlesi üzerinde bir delik açmaya
karar verdi. Ne var ki, çekiç ve balyozlarla bu işin yapılamayacağını
kısa bir süre içinde anladı. Ellerindeki malzemeler piramidin dış
yüzeyinde bir delik açmaya müsait değildi...
Mücadeleyi bırakmamaya kararlı olan halife, adamlarına taşları
kızgınlaşana kadar ısıtmaları ve sonra da üzerlerine soğuk sirke dökerek
çatlatmaları için emir verdi. Çok uzun ve yorucu çalışmalar sonucunda, bu
yöntemle ancak 30 metrelik ufak bir tünel açabilmişlerdi. Ancak piramidin
duvarları bitecek gibi görünmüyordu!...
Bu yorucu ve verimsiz çabadan tam vazgeçiyordu ki, adamlarından biri,
kayalardan birinden kopan küçük bir taş parçanın aşağıya düşüp çıkarttığı
sesi işitti. Demek ki taşın düştüğü yerde bir boşluk vardı, lekrar
gayretlendiler, sonunda 1 metre yüksekliğinde 90 cm genişliğinde olan bir
geçide vardılar. Burası 26 derecelik bir eğimle önce Piramid'in taş yapısı
içinden, sonra da altındaki kaya zeminin içinden aşağıya doğru inen bir
geçitti. Araplar aşağıya doğru eğimli olan bu geçidin ters istikametinde
yukarıya doğru zorlukla ilerleyerek, sonunda "Gizli Girişi" keşfettiler.
Daha sonra da aynı tünelden aşağıya doğru inip, piramidin en dibindeki
"Yeraltı Odası"na ulaştılar. Bu odada hiçbir şeye rastlamadılar. Oda
boştu!...
Odanın en dibinde daracık bir tünel bulunuyordu. Tünele girdiler ama
burası 15 metre ileride kör bir duvarla bitiyordu. "Yeraltı 0dası"nın
zemininde bir de dimdik aşağıya inen bir kuyu bulunmaktaydı. Ancak kuyu 9
metre derinliğe kadar inip burada bitiyordu...
Al-Mamun'un adamları daha sonra geriye döndüler ve "Geçit"e düşen taşı
buldular. Bu taşın, kırmızı granitten olan bir başka taşın önünü örttüğünü
farkettiier. Bu iri granit yukarıya doğru çıkan ikinci bir geçidin önünde
tıkaç vazifesi görüyordu. Uzun çabalardan sonra bu tünele girmeyi
başardılar Tünelin içinde ilerlemeye başladılar Bir süre sonra yolları
yine granitten yapılmış iki tıkaçla kesildi. Granitten yapılma bu
tıkaçları aşmak oldukça zor oluyordu...
Günler süren yoğun uğraştan sonra granit tıkaçlardan birini bulunduğu
yerden sökmeyi başardılar Karşılarına çıkan tünelden ilerleyip basık
tavanlı ve yine 26 derecelik bir eğim yapan bir başka "Çıkış Geçidi"ne
vardılar. Dizleri üzerinde süranerek 45 metrelik bir mesafe boyunca
kaygan taşların üzerinde ilerleyip yatay bir tünele girdiler. Bu tünelin
sonunda ise yine bomboş bir odada kendilerini buldular. Burası her bir
kenarı 5.5 metre olan kare biçiminde bir odaydı. Araplar kadınları eğik
tavanlı mezarlara gömdükleri için, buraya "Kraliçe Odası" adını verdiler.
Kraliçe Odası ismini verdikleri bu mekân piramidin tepe noktasının tam
altında yer almaktaydı. Düzgün döşeme taşlarından yoksun kaba bir zemine
sahipti.
Arapların yine elleri boş kalmıştı!... Aradıkları hazine ortalarda
görünmüyordu!...
Geriye dönmek için meşalelerini yola doğru uzattıklarında başlarının
üzerinde bir boşluğun yer aklığını farkettiler. Birbirlerine omuz vererek
buraya tırmandılar. Dar ama yüksek tavanlı olan bir odaya çıkmışlardı.
Odanın hemen yanında aynen "Çıkış Geçidi"ne benzer bir eğimde yukarıya
doğru devam eden bir tünel bulunuyordu. Tünelin tavanı oldukça yüksekti.
Diğer tünellerden farklı olan bu geçidin uzunluğu 47 metre, yüksekliği ise
8.5 metreydi. Galerinin sonunda yüksek bir basamaktan geçilerek alçak
tavanlı bir "Ön Odaya" oradan da duvarları, tavanı ve tabanı cilalanmış
kırmızı granitten yapılmış büyük bir odaya girdiler. Bir önceki odaya
"Kraliçe Odası" adını verdikleri için buraya da "Kral Odası" adını
verdiler. Odanın uzunluğu 10 metre, genişliği 5 metre ve yüksekliği de 5.5
metreydi.
Al-Mamun'un ve adamlarının aradıkları paha biçilmez hazinelerdi ama bula
bula bu odada hazine yerine iyi cilalanmış, koyu kahverenginde granitten
yapılma boş bir "Lahit" buldular!... Daha doğrusu bunu lahit
zannettikleri için böyle isimlendirmişlerdi...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder