Görünüşü gerçekten de bir lahiti andırıyordu ama bu lahit, ölen birisi
için değil, inisiyelerin ölüm ötesi deneyimlerini gerçekleştirirken
kullanmaları için yapılmıştı. Al-Mamun, rüyalarını süsleyen hazinesine
kavuşamamıştı ama kararlılığı ve becerikliliği sayesinde Piramide girilmiş
ve geçitleriyle bazı odalarına ulaşılabilmişti.
Görüldüğü gibi piramidin içindeki odalara verilen isimler Araplar'a
aittir ve bugün de bu isimler kullanılmaktadır. Kullanılan isimlerin bu
odaların işlevleriyle ilgili hiç bir dayanağı yoktur. Arapkir'in o anki
kendi anlayışları çerçevesinde verdikleri isimlerden ibarettir.
450 yıl sonra...
1270 yılı civarında Büyük Piramit büyük depremlere maruz kaldı. Tutulan tarihi kayıtlardan öğrendiğimiz kadarıyla, Al-Mamun'dan sonra yüzyıllarca Piramide girme teşebbüsünde bulunan herhangi bir kimse çıkmamıştır... Bunun en önemli nedeni. Büyük Piramid'in pek tekin bir yer olmadığına dair bir inancın yayılmış olmasıydı.
Bu yıllarda Abdul Latif isimli Bağdatlı bir bilim adamı Piramide girmeye karar vermiş ancak tam buna teşebbüs edeceği sırada bayılıp kalmıştı. Bu bayılma olayı Büyük Piramit'in üzerindeki tekinsizlik inancının daha da artmasına neden olmuştu. Sonuç olarak 1638 yılına kadar Piramit'in bilinen başka bir ziyaretçisinin olmadığı görülmektedir.
İlk Bilim Âdâmı, 1638'de Piramide Adım Attı...
Bu tarihte İngiliz Astronom ve Metamatikçisi John Greaves, Büyük
Piramit'e ilk adım atan bilimadamı oldu. Amacı, Piramidin içinde
olabileceğini düşündüğü bir takım astronomik kayıtlara ulaşmaktı.
"Kral Odası"na vardığında o da bir zamanlar Al-Mamun'un adamlarının
olduğu gibi, sadece boş bir lahitle karşılaştı. Böylesine devasa bir yapı
sadece bu lahidi örtmek üzere inşa edilmiş olamazdı... Ama görünüşte
bundan başka bir açıklama da getirilemiyordu...
Bu çelişki onu bir hayli düşündürmüştü... Aradığını o da bulamamıştı ama
araştırması sırasında Piramit'in içinde Al-Mamun'un adamlarının bulamadığı
yeni bir bölüm keşfetti. "Büyük Galeri"nin rampası üzerinde rastladığı bir
taş bloğu kaldırınca, doğrudan Piramit'in derinliklerine inen kuyuya
benzeyen dik bir tünel buldu. 90 cm genişliğindeki bu tünelin duvarlarına,
basamak gibi kullanılabilecek küçük çıkıntılar yapılmıştı. Bunlara basa
basa 18 metre derinliğe kadar indi. Burada tünel küçük bir oda şeklinde
genişliyordu. Bugün buraya "Mağara" denilmektedir.
John Greaves Piramit'in boyutlarını da tespit etmeye çalıştı ve bunun
bir matematik mucizesi olduğunu ilk o farketti. Elde ettiği ölçümlerle o
devrin ünlü bilim adamı Sir Isaac Newton da yakından ilgilendi ve bu
konuda Newton, bu yapının sıradan bir yapı olmadığıyla ilgili bir de tez
hazırladı.
Sonraki yıllarda bilim adamlarının Büyük Piramit'e daha fazla ilgi
göstermeye başladığını görüyoruz. Her yapılan araştırma yeni bulguları
beraberinde getiriyordu. Böylelikle Piramitle ilgili mevcut bilgilere
sürekli yenileri eklenmeye başlanmıştı. Ama bütün bu araştırmalar
samanlıkta iğne aramaktan öteye geçemiyordu. Çünkü Piramit sırrını kolay
kolay ele verecek gibi görünmüyordu!...
Piramidin Sırrı Çözülemiyor!...
İngiliz Naıhaniel Davison, "Kral Odası"mn tam üzerinde, odanın
büyüklüğünde ancak ayakta durulamayacak kadar basık tavanlı bir mekân
keşfetti. Burası "'Kral Odası "nın tavanını oluşturan yekpare bir granit
bloğun üst kısmında kalan bir boşluktan ibaretti. Bu yerin tavanınım da
gene granit bir blok kaplıyordu. Bu mekâna "Davison'un Odası"
denildi.
Napolyon'un Mısır Seferi sırasında aralarında matematikçilerin de
bulunduğu bir grup Fransız bilim adamı, Piramit'in o zamana kadar yapılmış
olan en hassas ölçümlerini tespit ettiler. Piramit'in üzerinde durduğu
platformu ve köşe taşlarının yerleştirilmesi için zemindeki kayaya oyulmuş
yuvaları buldular.
Kral Odası'nın ayrıntıları ortaya çıkıyor...
19. Yüzyı'lın başında Kaptan Caviglia, Piramit'in içine yerleşip orada
yıllar süren uzun araştırmalar yaptı. Kaptan Caviglia daha önce John
Greaves'in bulduğu "Kuyu"nun 18 metreden de daha aşağılara doğru devam
edip "İniş Geçidi"yle birleştiğini tespit etti. 1836 yılında kendisine
katılan Albay Howard-Vyse ile birlikte "Davimon'ın Odası"nın üzerinde üç
benzer mekân daha buldu. Bunlar, "Kral 0dası"nın üzerine kat kat
yerleştirilmiş olan granit boşlukların aralarında kalan mekânlardı. En
üstteki boşluğun tavanı iri kireç taşı bloğuyla eğimli bir şekilde
kapatılmıştı.
Albay Howard-Vyse, bu üst üste bindirilmiş granitlerle elde edilen
boşlukların, "Kral 0dası" üzerinde duran 60 metrelik taş yığınının
basıncından korumak amacıyla inşa edilmiş olabileceğini ileri sürdü. Albay
Howard-Vyse ayrıca Piramit'i belirli bir eğimle dıştan içe kat ederek
"Kral Odası"nın açılan iki adet "Hava Kanalı"nı ortaya çıkarttı. Bu
kanalları temizleyince, oda sürekli olarak temiz hava almaya başladı ve
20"'lik sabit bir ısıda kaldığmı gördü. Bu kanallardan Piramit'in Kuzey
yüzüne açılanı 31"'lik. Güney'deki ise 45"'lik bir eğimle uzanıyordu.
"Kraliçe Odası"ndan da havalandırma kanalları uzanmaktadır. Bunların
tıkalı olan bölümlerini 1872 yılında Mühendis Waynman Dixon
açmıştır.
20. Yüzyıl'da en sansasyonel bulguları, dünyaca ünlü araştırmacı yazar Eric Von Daniken yayınladığı "Tanrılar'ın Arabaları" isimli kitabıyla duyurmuş ve Büyük Piramit'in normal yollarla inşa edilebilecek bir yapı olamayacağını olsa olsa bunun uzaylılarca yapılmış olabileceğini ileri sürmüştü.
Günümüzde Keops'un uzaylılar değil ama bizim devremize ait uygarlıkların teknolojisiyle de yapılmadığı artık kesin olarak biliniyor. Ancak bu gizemli piramitle ilgili her sorunun cevaplanabildiği sanılmasın. Ortada hâlâ cevap bekleyen pekçok soru varlığını korumaktadır. Özellikle de konuya hâlâ klâsik yöntemlerle yaklaşan arkeolog ve tarihçilerin zihinleri cevaplayamadıkları sorularla doludur.
Ayrıca şunu da unutmamak gerekir ki, günümüzde Büyük Piramit'in girilemeyen daha pekçok bölümü vardır. Modern bilgisayarlar ve robotlarla sürdürülen bu çalışmalar halen devam etmektetir. Ve aradan geçen bunca zamana kadar şunu kesin olarak söyleyebiliriz ki, piramit sırrını henüz tam anlamıyla bizlere sunmamıştır. Klasik Tarih Bilimcileri'nin zihninde bu yapıyı inşa eden teknoloji hâlâ büyük bir muammadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder